26 Nisan 2014 Cumartesi

Nilgün Altan



Facebook'taki doğum tarihim 25 Haziran 2010 görünüyor. Zaman tünelimdeki ilk dikkate değer mesaj 6 Aralık 2010 tarihini taşıyor: "Mehmet Arat, Nilgün Altan ile arkadaş oldu."

Yeni bir okula başladığınızda, iş değiştirdiğinizde, taşındığınızda, alıştığınızdan farklı bir ortama girdiğinizde yanınıza ilk gelenin, ilgi gösterip yaşamın akmasını sağlayanın çok özel bir yeri olur.  Nilgün Altan, acemisi olduğum bu dünyada kaçıp gitmememi sağlayan kişiydi. Dergi Sanat için yazmamı istemesi, Selim ile Sima öyküsü için resimleriyle destek vermesi dostluğumuza ayrı bir anlam kattı.

Teknolojinin tüm başarılarına karşın bilgisayar ve yazılımlar bilgiyi düzene sokmakta yeterince becerikli değiller. Yüzleri bulmak,  öyküleri için gerekli bilgileri toparlamak çok da kolay değil. Yanlış ve eksiklerim için bağışlanmayı dileyerek ilk yüz öyküsüne başlıyorum.

....



3 Haziran 2012 10:37.

Merhaba Mehmet Bey,

2010 yılından bu güne sanata dair bir online dergi çıkarıyorum. İçeriğini incelerseniz gerek profesyonel gerekse amatör bir çok sanata gönül vermiş insanların özverili çalışmalarıyla sanatın her dalına hizmet eden bir dergi olduğunu göreceksiniz.  Yazı konusunda desteğe ihtiyaç var. Acaba ilgilenir misiniz?

Sizi aramızda görmek bizi çok mutlu edecektir.

Dergi Sanat | Sanat Dergisi
www.dergisanat.com

....



5 Haziran 2012 13:47

Merhaba Nilgün Hanım,

Çağrınızdan ben de büyük bir mutluluk duydum.

Dergi Sanat'a sizin ve diğer arkadaşların epey emek harcadığının farkındayım. Olabildiğince izlemeye de çalışıyorum. Katkım olabilirse sevinirim. Belirli bir sıklıkta ve konuda mı yazı isteniyor, yoksa esnek bir yaklaşım mı var? Yaz aylarında toparlamam zor, ama eylül ve sonrasında bazı denemeler gönderebilirim.

İlginiz için çok teşekkür ediyor, başarılar diliyorum.

....



5 Haziran 2012 21:34

Mehmet Bey cevabınızın olumlu olması beni mutlu etti.

Dergisanat'ı her ay düzenli çıkartmaya çalışıyoruz. Sadece gönül işi olduğu için kimseye her ay yaz, ya da konu şu deme lüksüm yok açıkçası. Kim ne kadar, nereye kadar yaparsa makbulümdür. Her şey sanat için diyorum.

Haziran sayısını hazırladık, yarın yayımlıyoruz ve yaz ayı için biraz ara vereceğiz. Belki çok özel bir kaç yazı gelirse koyabiliriz. Eylül ayı yeni bir başlangıç diye düşünüp tüm birikimimizi sonbahara saklama kararındayız.Birlikte bir başlangıç yapmak bizi mutlu edecektir.

İlginize çok teşekkür ederim. Sevgi ve saygılarımla.

....



Dergi Sanat için yazmaya böyle başlamıştım. Nilgün Altan'ı da resimleri ve paylaştıklarıyla tanıdım. Atölyesi ve çalışmalarıyla ilgili bilgim oldu. (1, 2) Görsel zenginlik dünyalarına açtığı pencereler bana mutluluk verdi. İnternet sitesinde çok sayıda sergiye katıldığı, "Islak" adlı yapıtının "Geçmişten Günümüze Kadın" konulu resim yarışmasında sergileme ödülü aldığı, üç yıl bir okulda gönüllü olarak zihinsel engelli çocuklarla çalıştığı, sosyal sorumluluk projelerinde yer aldığı, Dergisanat'ı ve Geridönüşüm Dergisi'ni çıkardığı belirtiliyor, "Nilgün Altan bir dönem doğayı resmetti, sonra doğanın içine figürleri yerleştirerek insan ve hayvan sevgisini vurguladı. Bu sevgiyi Anadolu kadınına taşıdı. Anadolu kadınının çilekeş, anaç ve sevgi dolu yaşantısını konu etti. Karışık teknik kullandığı son dönem resimleriyle, yine kadın ve toplumdaki yerini farklı bir yorumla anlatıyor" deniyor. (3)



Dergi Sanat şu an yayında değil. Gittikçe hızlanan dünyada yazılanlar, yapılanlar yaşananlar geçmişim gizli gölgeleri arasına karışıveriyor. Zengin içerikler bir gün yine birilerinin bulmasını, okumasını, izlemesini, anlamasını, bir bağ kurmasını umarak bekliyorlar. (4)

....



İnternet'in sağladığı erişim kolaylığı için "bilgi otoyolu" benzetmesi yapılıyordu. Belki içine daldığınızda farklı dünyalara açılabileceğiniz sokaklarda gezinebilmek çok daha anlamlı. Nilgün Altan'ı "Sanat paylaşmakla başlar" diyen Ressamlar Sokağı'nda da bulabilir, daha uzun bir özgeçmişini okuyabilir, resimlerinden örnekleri görebilirsiniz:



"1960 yılında Ankara’da doğdu. Resme ilgisi lise yıllarında başladı. İktisat Fakültesini bitirdikten sonra iş hayatının yanı sıra resim çalışmalarını da sürdürdü. Uzun yıllar usta-çırak ilişkisi içerisinde eğitimine Asım YÜCESOY, Orhan ÇETİNKAYA, Davit UGHRELİDZE Atölyelerinde çalışarak devam etti. 2005 yılında kendi atölyesini açtı. Zaman içerisinde resmin yanı sıra seramik ve mozaik atölyelerinde çalışarak bunları öğrenme ve uygulama imkanı buldu.



2008-2010 yılları arası bu bilgisini ZİÇEV (Zihinsel Yetersiz Çocuklar Vakfı) yararına kullandı ve vakfın okulunda haftada 1 gün çocuklarla seramik çalışarak, onların eğitimlerine gönüllü olarak katkıda bulundu.Bir dönem basılı yayın organı olan “ Sanat Sokağı Dergisi”ni çıkardı. Hakem kurullu, bilimsel bu dergi finansal sorunlardan dolayı ne yazık ki uzun ömürlü olamadı. Asla vaz geçmedi. Dergiyi internet ortamında çıkarma isteğini nihayet gerçekleştirdi ve Ocak 2010 yılında internet üzerinde dergiSANAT adıyla ilk sayısını yayımladı. 2012 yılında Geridönüşümcüler Federasyonu’nun basılı yayın organı olan Geridönüş Kültür ve Sanat Dergisini her üç ay da bir olmak üzere çıkarmaya başladı 7. Sayısına kadar Editör ve Sanat Danışmanlığını da yapan sanatçı resim çalışmaları için atölyesine çekildi. Altıncı kişisel sergisini Cumhuriyet Sanat Galerisinde Aralık ayında açacak olan Nilgün ALTAN 100 den fazla karma sergiye katıldı. Sanatçı AKRD  Ankara Kadın Ressamlar Derneği ve GESAM üyesidir." (5)



İnternet sokaklarında gezindikçe başka bilgilere, açtığı sergilere, resimlerine rastlayabilir, Sıradışı Vecizeler sergisinin duyurusunu görebilirsiniz:



"Bursa Büyükşehir Belediyesi Şehir Kütüphanesi sergi salonu, Ankaralı ressam Nilgün Altan’ın eserlerine ev sahipliği yapıyor. Lise yıllarında başlayan sanat çalışmalarını halen kendi atölyesinde sürdüren Nilgün Altan, resim sevdasının ürünü olan Çerçi Bursa’da adlı sergiyi, sanatseverlerin beğenisine sundu. Altan’ın yüreğindekileri tuvalde gözler önüne seren eserlere, sanat tutkunları ilgi gösterdi." (6, 7)

....



Sanırım bu ilk yüz öyküsünü Nilgün Altan'a Selim ile Sima'ya resimleriyle verdiği destek için teşekkür ederek bitirmeliyim. (8)

Varlığını bilmenin güç verdiği insanlardan birini daha tanıdığım için mutluyum.



1. Nilgün Altan Atölyesi, https://www.facebook.com/groups/42743792623/
2. Nilgün Altan, https://www.facebook.com/nilgun.altan.sanat
3. Nilgün Altan, http://nilgunaltan.com/
4. Dergi Sanat, http://www.dergisanat.com/
5. Nilgün Altan, http://www.ressamlarsokagi.com/nilgun-altan/
6. Şehir Kütüphanesi’nde Sergi, http://www.yenibursa.com/Sehir-Kutuphanesinde-Sergi-10804.html
7. Nilgün Altan Kişisel Resim Sergisi, Sıradışı Vecizeler, 13 - 26 Aralık 2013, http://www.akrd.org/etkinliklerimiz/ueyelerimizden-sergiler/42-nilgunaltankisiselresimsergisi.html
8. Mehmet Arat, Selim ile Sima, http://www.pinterest.com/pin/365354588492274219/, http://www.facebook.com/mehmetarat2000X




19 Nisan 2014 Cumartesi

Yüz Öyküleri



Belki de yüz öykülerini anlatmaya başlamanın en iyi yolu,  11 Eylül 2012 Salı günü bir anda gelen bir sevinç ve coşkuyla Işıktan Düşen Notlar'da yazdığım mesajı aktarmak olacaktır.

Yazının başlığı uzun, kendisiyse kısaydı.

"Lalabey Paylaşım, Dergi Sanat, Sanatlog; Teşekkürler Yeni Dostlarım...

On yıl önce bir gün bilgisayarımda şöyle bir not göreceğimi bilsem ne düşünürdüm bilmiyorum:




Duygu Özlem Demir, sizin Duvarınızda bir şey paylaştı: Mehmet Arat Kaleminden, Üç Öğün Sevgi.

Ama işte dün bu mesajla sevindim. Duygu Özlem Demir'in hiç görmediğim, belki hiçbir zaman karşılaşmayacağım dostlarımdan biri olduğunu söyleyebilirim.

Onun çağrısıyla bir süredir Lalabey Paylaşım için yazıyorum. Sonra yine yeni dostlarımdan Nilgün Altan'dan Dergi Sanat ve Hakan Bilge'den Sanatlog için birer çağrı aldım.




Yazmak ve hele paylaşabilmek çok güzel. Keşke yaşamı ve dünyayı anlatabilmek için daha çok zaman bulabilsek.

Dün benim için iki sevindirici haber daha vardı.

Masumiyet Müzesi'nde Olmayan Bir Bavul - Mehmet Arat - dergisanat.

Hakan Bilge, SanatLog'da bir şey paylaştı: Belle de Jour: Gündüz Güzelinin Gece Düşleri - sanatlog.

Dışarıdan bakınca belki kolay görünebilir, ama yayıncılığın, hele İnternet ortamında ne kadar zor olduğunu, ne çok çaba istediğini biliyorum.

Bu yüzden Duygu Özlem Demir'e, Nilgün Altan'a, Hakan Bilge'ye; Lalabey Paylaşım, Dergi Sanat ve Sanatlog'da emeği olan herkese teşekkür etmek istedim.

Daha güzel bir dünya için katkıda bulunanan en küçük damla bile çok değerli olabilir.

Teşekkürler yeni dostlarım." (1)

Bir başka açıklama da Sanat Dünyası grubu için yazdığım kısa notta bulunabilir:

"Bugün ürünlerini ışık hızıyla paylaştığımız sanat, yaşananların en güzel ve en özlü yansımaları, ulaştığı konuma kolay gelmedi. Bilgi çağında paylaşım yolculuğum çok da eskilere dayanmıyor. Yıllarca bu sitelere uzaktan baktıktan sonra bir adım atıp yaşamın en anlamlı alanlarından birisi olduğuna inandığım sanatta neler olduğunu bu pencereden görmeye çalıştım. Bir yandan sayfalara bakarken, bir yandan bu ortamda nasıl konuşulduğunu öğrenmeye çalışıyordum. Sanat Dünyası Grubu bu süreçte başladı." (2)

İnternet ortamında oluşmuş olması nedeniyle benim için özel bir yeri olan Selim ile Sima öyküsüyle ilgili teşekkürümden de söz etmeliyim:

"Selim ve Sima 2012 yılında blog öykülerimin önemli bir parçası oldu. 14 Şubat'ı, 8 Mart'ı, 1 Mayıs'ı birlikte yaşadık.

Onlar da birbirlerini bu yıl tanıdılar. 1 Mayıs'tan sonra Sima'nın evinde uzun uzun konuştular.

Öyküleri 31 Aralık 2012'de "Yılın Son Günü" ile bitecek.

Hem bunu duyurmak, hem de katkısı olanlara şimdiden teşekkür etmek istedim.

Paylaştığımız bu ortamda insanlığın çağlar boyunca geliştirmiş olduğu bilgi birikiminin ve teknolojinin sonuçları kullanılıyor. Bugünün ayrıcalıklarını yaşayan herkesin yapması gerektiği gibi önce tarihin tüm güzel insanlarına teşekkür ediyorum.

Sonra Milliyet Blog'un kurulmasında ve başarıyla sürdürülmesinde emeği geçen herkese tek tek teşekkür ediyorum. Bu gerçekten alkışlanmaya değer bir çaba ve geleceğin güzelliklerine önemli katkıları olabilecek bir ortam.

Sosyal ortamlara yabancılığımı aşmaya çalışırken bana destek veren Facebook arkadaşlarıma, Sanat Dünyası (1) grubu üyelerine ve destek veren herkese de tek tek teşekkür ediyorum.

Daha güzeli hep birlikte aramak ve küçük adımlarla hem birbirimize, hem geleceğe yaklaşabilmek dileğiyle..." (3)

Yüz Öyküleri ne zaman aklıma düştü, bilmiyorum. Kazandıklarımı hep yitiriyor olmanın, yaşadıklarımın ve düşüncelerimin inanılmaz bir hızla eksilmesinin korkusu beni hep yazmaya, içimdekileri bir yolunu bulup saklamaya yöneltiyor.

Yalnızca ekrandaki yüzleriyle tanıdığım yeni dostlarımı unutmamak için, zamana yayılan sözlerden küçük öykülere ulaşmak istedim.

Belirli bir amaç ve kural olmadan, ışık hızıyla dolaşan izlerin bir bölümünü yakalamaya, yeni kişiliklerimizi anlamaya çalışarak.

Böyle başladı yüz öyküleri.

1. Mehmet Arat, Teşekkürler yeni dostlarım, http://mehmetarat.blogspot.com.tr/2012/09/tesekkurler-yeni-dostlarm-lalabey.html
2. Mehmet Arat, Sanat Dünyası, http://blog.milliyet.com.tr/sanat-dunyasi/Blog/?BlogNo=354971
3. Mehmet Arat, Teşekkür ve "Yılın Son Günü" için bir randevu, http://blog.milliyet.com.tr/tesekkur-ve--yilin-son-gunu--icin-bir-randevu/Blog/?BlogNo=384210